Tuz, sıvı halde denizlerde, göllerde, tuzlu su kaynaklarında ve tuzlu su kuyularında bulunurken, katı halde ise kaya tuzu şekilde elde edilebilmektedir. Ülkemizde deniz suyundan tuz üretimi İzmir ve Balıkesir tuzlalarında yapılmaktadır. Göl tuzları açısından da ülkemiz zengin durumdadır. Öyle ki, Tuz Gölü başta olmak üzere Seyfe Gölü ve Payas Gölü’nde tuz üretimleri yapılmaktadır. Ülkemizde Kaya tuzu üretimi ise beş farklı kaya tuzlasında yapılmaktadır. Bunlar Çankırı, Nevşehir ve Yozgat’tadır. Hangi kaynaktan olursa olsun tuzu tuz yapanın içindeki Sodyum olduğu unutulmamalıdır. Bu haliyle tuzun kaynağından ziyade, içerisindeki Sodyum miktarına dikkat edilmeli ve günlük 2400 mg. Sodyum limiti aşılmamaya özen gösterilmelidir.
🔸Gelelim tuzların işleniş şekline. Öncelikle piyasada çokça gördüğümüz Sofra Tuzları rafine tuz şeklindedir. Piyasadaki Rafine tuzlar; İyotlu ve İyotsuz olarak ikiye ayrılmaktadır. Tuzun rafine edilmesi temel olarak elde edilen ham tuzun tamamen eritildikten sonra yabancı maddelerden arındırılarak saf halde kristallendirilmesi işlemidir. Bu yöntemle ham tuz su içinde tamamen eritilir. Elde edilen tuzlu sudan yüksek sıcaklık ve vakum altında tuz kristalleri tekrar oluşturulur. Oluşan tuz kristalleri yüksek sıcaklıkta kurutulur. Tuz bu işlemler sonrasında paketlenir. Fakat son derece nem çekici bir madde olan tuz kristalleri çuvallarda, kutu veya paketlerde belli bir nem ve sıcaklık karşısında birbirine yapışarak topak haline gelmekte ve akıcılığını kaybetmektedir. Bu haliyle Rafine Sofra Tuzlarında genel olarak Topaklanmayı Önleyici bazı maddeler kullanılmaktadır. Bu duruma değineceğiz.
🔸Gelelim İyotlu Tuzlara. Tuza iyot ilavesi ilk olarak İsviçre’de uygulanmış bir yöntemdir. Tuza iyot katma yöntemi Guatr hastalığına karşı yapılan çalışmalar sonrasında ilk kez 1922 yılında uygulanmıştır. Bu haliyle tuzlara Potasyum İyodür eklenmiştir. Fakat tuza katılan iyodun insan sağlığına faydalı olabilmesi için yemeklere serpilerek yenmesi gerekir. Yemekler pişirilirken veya konservelerde iyotlu tuz kullanılsa bile bunun hastalık önleyici bir özelliği kalmamaktadır. Öyle ki, hararet ve kaynatma gibi işlemler iyodun etkisini kaybetmesine sebep olur☝
🔸Son yıllarda piyasada gördüğümüz tuz çeşitlerinden biri de Kaya Tuzlarıdır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, Kaya tuzu da Sodyum içermektedir. Bu haliyle, belli oranlardan yüksek alınırsa Deniz tuzundan daha sağlıklı ya da yararlı olduğu iddia edilemez. Bunun yanısıra, kaya tuzlarındaki 84 farklı mineralin tamamı sadece %2,65’lik dilimde bulunur. Başka bir deyişle, 100 gr. tuzun sadece 2,65 gr.’ı minerallerden oluşur. Geri kalan 97,35 gr. ise Sodyumdur. Bu haliyle Kaya tuzunun sağlıklı olduğu düşünülerek yüksek oranlarda tüketilmemesi gerekir. Çokça sorulan Çankırı tuzunun da ülkemizde çıkartılan bir çeşit Kaya tuzu olduğunu vurgulayalım. İçerik açısından benzer özelliklerde olduğunu, mineral yapısında bazı değişiklikler olabileceğini söyleyelim.
🔸Gelelim çokça sorulan Pembe Tuz yani Himalaya Tuzuna. Himalaya tuzu da bir çeşit Kaya tuzudur. Diğer kaya tuzları gibi bu tuzda da mineraller eser elementler olarak bulunmaktadır. Himalaya tuzunda 94 farklı element bulunmakla birlikte, çoğunluğunun oranları eser diye tabir ettiğimiz oranda, yani sağlık üzerine olumlu etki edemeyecek kadar çok az düzeydedir. Bunun yanısıra, insan sağlığı açısından çok riskli olduğu bilinen Plütonyum, Radyum ve Talyum gibi maddelerin yanısıra, Kurşun gibi ağır metaller de yine Himalaya tuzlarında eser yani çok az miktarda bulunmaktadır. Bu haliyle bakıldığında Himalaya tuzunun da diğer kaya tuzları gibi çok faydalı veya sağlıklı olduğu düşüncesiyle yoğun tüketimi gerek Sodyumun vücuda fazla alınması ve gerekse bahsedilen bu minerallerin vücuda çok az da olsa girmesine sebep olacaktır.
🔸Peki hangi tuzu kullanmalıyız? Rafine tuzda Topaklanmayı önleyici maddeler, Himalaya tuzunda Radyoaktif elementlerin yanısıra ağır metaller var. Fakat bir yandan vücudun Sodyum ve İyot ihtiyacı var. Bu haliyle ilk olarak tuzu azaltacağız. İyotlu tuzları yemeklerimize az miktarda serpmek suretiyle kullanacağız, yemekleri pişirirken eklemeyeceğiz. Mümkünse rafine tuzlar yerine Sofrada öğütme Deniz tuzları kullanarak günlük Sodyum ihtiyacımızı karşılayacağız. Ve son olarak yediğimiz her türlü hazır gıdadaki tuz oranına dikkat edeceğiz ve günlük 5 gr.’lık limiti aşmamaya özen göstereceğiz.
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.