1950’lerde Türkiye’de üretilmeye başlayan bir margarini nostaljik reklamını @gidadedektifiailesi hesabımızdan yayınlamıştık. Reklamda margarin için; “Sağlık ve güç verir.”, “Herkesin aradığı en iyi gıda” gibi iddialı ve dayanaksız ifadeler yer alıyordu.
Araştırmamızı derinleştirdik, arşivleri karıştırdık ve reklamların bir kuşağı nasıl kandırdığını daha net gördük. Reklamdaki ifadeler bugün sağlık otoriteleri tarafından insan vücudu üzerindeki etkileri kanıtlanmış olan Hidrojenize yağlar ile ilgili geçmiş dönemlerde nasıl yanıltıcı reklamlar yapıldığını gösteriyor.
Margarinleri zamanında “sağlıklı”, “besleyici” ve “en iyi gıda” olarak tanımlayan ilk margarin firması olan Unilever; A.B.D.’den ithal edilen hammaddelerle 1953’te 8 bin ton üretim kapasitesiyle Türkiye’de üretim yapmaya başlıyor. Bu fabrikada Vita ve Sana yağları üretiliyor. Bu yatırımlar sonrasında 2000’li yılların başına kadar 50 yıllık süreçte aldatıcı reklam kampanyaları ve Türkiye’deki tüketim kültürüne “Margarin” kabulünün çalışmaları hiç durmuyor.
“Sana, Ayçiçek, soya fasulyesi, hurma ve pamuk yağı gibi %100 saf bitkisel yağlardan üretilir”

Palm yağını Hurma yağı olarak ifade eden, Hidrojenize edilen soya, palm ve pamuk yağını %100 doğal olarak vurgulayan, Soya lesitinini “yağın ateşteyken sıçramasına engel olan” yararlı bir madde olarak lanse eden ve “aroma verici” ilaveleriyle ürünün mis gibi koktuğuna kanaat getiren; kandıran, aldatan bir zihniyetten bahsediyoruz. Sadece bitkisel kaynaklı olduğu kabulüyle, bu margarinlerin sağlıklı olduğu dayanaklarının yanısıra; GDO’lu soyaların üç kuşak sonra kısırlığa yol açtığı, 24 aylık farelerin karaciğer metabolizma hızını düşürdüğü de gibi çalışmalar ise görmezden geliniyor.
Zeytin Yağlı Yiyemem Aman,
zeytinyağlı yiyemem türküsünden…
Basma Da Fistan Giyemem Aman.
Senin Gibi Cahile,
Ben Efendim Diyemem Aman.
Topluma doğal olmayan bir ürün doğal gibi gösteriliyor, tereyağından, zeytinyağından uzaklaştırılıyor, A.B.D.’den ithal hidrojenize Palm, soya ve pamuk yağlarını %100 saf ilan ederek Margarin tüketimine zorlanıyor. Ardından da; “Zeytinyağı yiyemem” şarkılarıyla, “Margarini çocuklar seve seve yiyor” reklamlarıyla büyüyen bir nesil ortaya çıkıyor.
Dün olduğu gibi bugün de ticari kaygılarla, sağlıksız nesillerin yetişmesi için çaba gösteriliyor. Ama artık tüketiciler bilinçleniyor, reklamların aldatıcı yönünü keşfediyor ve içerik okuyor. #NeYediğiniziBilin
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.