Özel Günler

Ulusal Egemenliğimizin teminatı olan çocuklara sahip çıkabiliyor muyuz?


Bugün 23 Nisan. Ulusal Egemenliğimizin 100. yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk ve dünya çocuklarına adadığı eşsiz bir bayram günü. Başta Ulusal egemenliğimizde emeği geçen, kanını canını vermiş tüm gazi ve şehitlerimizi saygıyla anacağız ve tabii ki Atatürk’ün bu eşsiz günü adadığı çocuklarımızı bir kez daha sevgiyle kucaklayacağız.

Onları sevgiyle kucaklarken, her türlü kötülükten sakınırken; sağlıksız gıdalara karşı gerçekten koruyabiliyor muyuz? Sağlıksız derken, tabi ki aklınıza çocuğunuzu zehirleyecek, onu hastanelik edecek veya hayatına kast edecek şeylerden bahsetmiyoruz. Sağlıksız gıdadan kastımız, özellikle içeriğinde Glikoz şurubu ve çeşitli katkı maddelerinin olduğu; çocuğunuza adeta uyuşturucu etkisi yapan, onu bağımlı kılan ve sürekli yeme isteği uyandıran gıdalardır. Bu gıdalar günümüzde çok çeşitlidir ve ortak bir yönleri vardır; 23 Nisan günleri bu ve buna benzer endüstriyel gıdalarda indirimler, promosyonlar olur. Hatta birçok yerde bunlar ücretsiz dağıtılır. Çocuklarımızı seviyorduk değil mi? Bundan şüphemiz yok.

Fakat birileri çocuğumuzu bizim kadar çok düşünmüyor olabilir. Hatta birilerinin umrunda bile olmayabilir. Bugün sosyal medyada çocuklarını reklam aracı haline getiren, onların üzerinden prim yapan; hatta onların üzerinden para kazanan babalar, anneler; influencer’lar var. Bugün sosyal medyada çocuklarını bu tarz annelere, babalara ve bunlara çanak tutan firmalara beğendirmek için çocuğunu adeta feda eden ebeveynler var. Bugün kültürel yozlaşma çocuktan başlıyor. Bugün kültürel yozlaşmada baş rolü maalesef anneler ve babalar oynuyor. Ve göz göre göre çocuklarımız bu metanın bir aracı haline geliyor, getiriliyor.

Her bayram olduğu gibi; 23 Nisan’da da çocuklara yönelik indirim kampanyaları meyvelerde, sebzelerde veya onların gelişimine katkı sağlayacak bakliyat, kuruyemiş, kurumeyve vb. gıdalarda değil; çoğunluğu Glikoz şurubu içeren endüstriyel ürünlerde yapılıyor. Alenen, bilerek ve isteyerek birileri çocuklarımızı bu ürünlerin bağımlısı yapmaya özen gösteriyor. Çocuklar oyuncaklarla değil; şekerle özdeşleştiriliyor. Şeker çocukların gelişimi için gerekli veya olağan bir bileşen olarak gösteriliyor. Oysa ki, çocuklar ancak doğadaki gerçek şeker kaynaklarıyla beslenseler, onların bu ihtiyaçları fazlasıyla görülüyor. Yüksek oranda şeker, düşük oranda lifli ürünler tüketim gün geçtikçe artıyor; ülkemizdeki obezite ve diyabetli çocuk sayısının artmasına engel olamıyoruz. Bu yönüyle bu sürecin ulusal egemenliğimizi de tehdit edecek bir yönü vardır. Öyle ki, bir ülke ancak sağlıklı nesiller ile egemenliğini sürdürebilir ve kalıcı olabilir. Çocuklarınızı bu tuzaklardan koruyun, onları gerçek gıdalarla tanıştırın. #NeYediğiniziBilin



Leave a Reply

Teknoloji Çözüm Ortağı: Vero Bilgi Teknolojileri