Ankara’da bir okul kantininden aldığı şırınga şeklindeki şekerin kapağının boğazına kaçmasıyla hayatını kaybeden Mert Yağız’ın ölümünden henüz 2 yıl bile geçmeden karşımıza çıkan bu fotoğraf bizde şok etkisi yarattı. Yaşadığımız bu trajik olaya rağmen halen yürürlüğe girmeyen, girse de uygulanmayan mevzuat ve genelgelerin gölgesinde okullarda tehlikenin hiç ama hiç geçmediğini açıkça görmüş olduk.

Bilim Kurulu raporlarının mevzuata yön verdiği fakat harekete geçiremediği, TBMM Komisyon raporlarının seferberlik çağrısı yaptığı ve mevzuatın yürürlükte olmasına rağmen göz göre göre uygulanmadığı bir süreçte Okul Gıdası logosunun yürürlükte olduğu fakat uygulanmadığı gerçeğinin bir Kantinciler Odası Başkanı tarafından beyan edildiği ortamda; devletin sahip çıkmadığı kantinlerde denetimsizlik ortamında boş kalan meydan bu firmaların vicdanına terk edilmiştir. Bir ilkokul öğretmeni tarafından gönderilen bu ürünlerin kalem ucu şeklindeki kapakları ile Mert Yağız’ın ölümüne sebebiyet veren kapaklar arasında neredeyse fark yok. Yarın bir çocuğumuzun ölüm haberini almadan hemen önce bu ürünlerin acilen tüm ülkede toplatılması gerekmektedir.

Bu kadar açık ve net raporlar ortadayken, mevzuat ve genelgeler yürürlükteyken denetimsizliğin bu denli tehlike arz ettiği, ticaretin sağlığa karşı göz göre göre ağır bastığı bir süreçte ben koltukları işgal eden değerli yetkililere bir kez daha çağrı yapıyorum: Ya görevini yapın, bu çocuklara sahip çıkın; ya da daha fazla çocuk hayatını kaybetmeden görevi bırakın. O koltuklara elbette iki üç tane abur cubur firmasına mevzuatı hatırlatacak, tüccar zihniyetli oda başkanlarının baskılarına boyun eğmeyecek, öğrencilerin sağlığı her şeyden önemlidir diyerek devletin gücünü gerçek denetimlerle gösterecek bir vatansever bulunacaktır. Bu ülkede çocukları sahneye çıkarıp siyasete alet etmekten daha samimi, onların masumiyetinden faydalanarak algı yapmaktan daha gerçekçi olan şey; hayatlarını ne pahasına olursa olsun koruyacak adımları korkmadan atacak yetkililer olacaktır. #NeYediğiniziBilin