Gündem Özel

Arıcılığın Gelecek Vizyonu Sempozyumu’ndan akılda kalanlar: Arı yoksa, yaşam yok!


30 Mart 2022 Çarşamba günü 13:00-17:00 saatleri arasında Türkiye’deki arıcılığın geliştirilmesi ve gelecek vizyonunun oluşturulması adına birçok farklı uzman katılımcının yer aldığı Arıcılığın Gelecek Vizyonu sempozyumuna Gıda Dedektifi olarak katılım sağladık ve sempozyuma sosyal medya yayınlarımızla katkı sağladık. Arı ürünlerinin kalitesi, standartları, ulusal ve uluslararası kodeks çalışmalar, arıcılığın ülkemizdeki güncel durumu ve gelecek vizyonu, arıcılığı geliştirmede sosyal girişimler, arıların ekosistem için önemi gibi konular konuşulduğu sempozyumdan notları anlık olarak Twitter hesabımızdan aktarmaya çalıştık. Şimdi ise bu notları derleyerek sempozyumun bir özetini sizlere aktarıyoruz. Dileyenler sempozyumun tamamını BEE’O Propolis Youtube hesabı üzerinden takip edebilirler.

Arıcılığın Gelecek Vizyonu Sempozyumu’nda 1. Oturumda “Arıcılığın Güncel Durumu ve Gelecek Vizyonu” başlığı konuşuldu. Oturumda Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Kurulu Birliği Başkanı Ziya Şahin, Düzce Üniversitesi Arıcılık Araştırma Geliştirme Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Meral Kekeçoğlu ve Türkiye Arı Yetiştiricileri Birliği Saha Direktörü Ziraat Yüksek Mühendisi Alim Tutar konuşmacı olarak katkı sağladı.

Image

Türkiye Arı Yetiştiricileri Birliği Saha Direktörü Yüksek Ziraat Mühendisi Alim Tutar genel itibariyle Türkiye’de arıcılığın temel sorunları ve ilerleyen yıllarda arıcılığın geliştirilmesi için yapılması gereken hususlara değindi. Konuşmasında genel hatlarıyla; “Ülkemizde yerli arı ırkı gittikçe azalıyor, damızlık arı sorununun çözülmesi gerekiyor. Bal arısı verimliliği koloni başına düşmeye devam ediyor. Koloni sayısı artarken bal üretimi aynı paralelde artmamaktadır.”, “Son 2 yılda özellikle çam balı bölgelerinde rekolte ciddi anlamda düşme yaşanıyor. Kestane balı sahalarında da çalışmalar yapılması gerekiyor. Asıl sıkıntı ise çayır ve mera alanlarında yaşanıyor.”, “İklim değişikliğinin etkisiyle son yıllarda en düşük rakımdan en yüksek rakıma kadar ciddi kayıplar yaşanmaktadır. Bölgesel bal havzaları oluşturulması gerekmektedir.”, “Kıbrıs’tan daha fazla narenciye sahamız olmasına rağmen Türkiye’de üretim Kıbrıs’a göre daha düşüktür. Zirai mücadele ilaçlarının etkisiyle bu sahalarda yeterli bal üretimi yapılamıyor, bu ilaçlar kontrol altına alınmalıdır.”, “Arıcılar geçmişte sırf arılarını korumak için bir takım ilaçlar kullandı, bunlar da peteklere kadar geçti. Bunu bilerek ya da bilmeyerek yaptılar. Arıcılık bir hastalıktır, arıları kaybetmemek için arıcılar her şeyi yaparlar.”, “Türkiye’de bal üretimi konusunda 3-5 firmanın tekelinde yapılıyor. Türkiye’de sözleşmeli arıcılık modeli daha çok geliştirilmelidir. Bunu yapan çok nadir firmalar var. Güvenilir ürün üreten üreticiye destek verilmesi gerekiyor.”, “Arıcılığın sürdürülebilirliği konusunda desteklemeler çok önemli. Anadolu’da 8 milyon koloni var, yarısında ballık yok. Buradan ürün almamız mümkün değil. Koloni başına değil, ürettiği ürün bazında destek vermek gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

Image

Daha sonra konuşmasını yapan Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Ziya Şahin ise Türkiye’deki arıcıların temel problemlerine, ülkemiz arıcılığındaki ve dünyadaki mevcut duruma ve arı ürünlerinin ticari verilerine kadar pek çok farklı konudan bahsetti. Ziya Şahin konuşmasına “Türkiye dünya bal üretiminde 2. sırada yer alırken, ihracatta 22. sırada yer alıyor. Bu kabul edilemez bir tablodur, ihracatın artması gerekiyor. 2021 yılı Türkiye bal ihracatı önceki yıla göre %36,3 oranında arttı.” ifadeleriyle başladı.

Image

Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Ziya Şahin konuşmasında önemli hususlara değindi. Konuşmada genel hatlarıyla ihracattan, propolis ithalatına; balların kimliklendirilmesinden ve balda sahteciliğe kadar birçok hususa değinen Şahin konuşmasında; “Son 5 yılda bal ithalatı yapılmamıştır. Bu ithalat başlarsa sorunlar daha da büyür, soru işareti olarak koymak gerekiyor. İki yılda toplam 14 bin ton bal, kg. fiyatı ortalama 4,3$’dan ihraç edilmiştir.”, “Propoliste ithalat yapılmasına rağmen bu kayıtlara girmemektedir. TÜİK’te de bunun kaydı da yoktur.”, “Türkiye sanayicisine sesleniyorum: Bizim arıyla, arıcıyla derdimiz var diyorsanız buyrun. Yok merdiven altı bal istiyorsanız orada durun. Sözleşmeli arıcılık projesi doğal ürüne giden tek yoldur.”, “Ballarımızın kimliklendirilmesi dünya pazarında rekabet edebilmemiz için büyük önem taşıyor. Ballarımızı Avrupa’ya satmak için balların kimliklendirilmesi gerekiyor.”, “Arı görmemiş ürünlerin piyasada hakimiyetini gördükçe canımız acıyor. Balda sahteciliğin önlenmesi için balın kayıt altına alınması gerekiyor.”, “Apiterapi Ürünleri Üretim Projesi’nde sertifikalı işletmeler oluşturularak kadın elinin bu projeye değmesini sağlamak istiyoruz.” ifadelerini kullandı.

Image

Şahin ayrıca konuşmasında arıcılık meslek sertifikalarından bahsederek “Milli Eğitim Bakanlığı’na teşekkür ediyoruz. Arıcılık meslek sertifikalarıyla 2020-2021 yıllarında birçok arıcımız sertifikalandırıldı, bu devam edecek. Artık arıcılık resmi meslek statüsüne kavuşturulmuştur.” ifadelerini kullandı. Şahin ayrıca Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği’nin dünyadaki benzer birliklerden 100 yıl sonra kurulmuş olmasına rağmen benzerlerini yakaladığını, uluslararası birçok organizasyona katılım sağladıklarını ve ülkemizi 18 yılda dünya arıcılığına entegre ettiklerini söyledi.

Image

Şahin konuşmasında birçok farklı hususa da değinirken arıcılıktaki önemli sorunlardan da bahsetti. Şahin’in konuşmasının son bölümünde genel hatlarıyla; “Üretim alanları konusunda dünyanın çok gerisindeyiz. Özellikle kestane ve çam gibi üretimleri koruma altına almamız gerekiyor. Ciddi bir planlama yapılması gerekiyor sonra doğa bizi affetmez.”, “Dün Urfa’da badem çiçeğiyle arının buluşması törenini yaptık. Bunlar bir başlangıçtır. Adıyaman’da devam edecektir. Elmada, armutta, kirazda, vişnede devam edecektir. Arılarımızı çiftçimize emanet etmek istiyorum.”, “Mum ve petek üreten ünitelerin sterilizasyonda hassasiyetle davranmasını bekliyoruz. Balın muhafaza edildiği, üretildiği bu ünitelerde antibiyotikler, pestisitler çıkmasını kabul edemeyiz.”, “Ucuz olsun da, nasıl olursa olsun anlayışının artık Türkiye’de önü tıkanmıştır. Sadece şeker alıp arıcılık yapmaya kalkarsanız balın tenekesini 1500₺’nin altında yiyemezsiniz. Birliklerimiz bu konuda dirayetlidir.”, “Arının sağlıklı yaşam döngüsü konusunun çok iyi izlenmesi gerekiyor. Pestisitlerin kullanım zamanlarının planlanması ve doğru uygulanması gerekiyor. Sağlıklı çevre için sağlıklı arı büyük önem taşıyor.”, “Ülkemizde arıcılığın %8*’i gezginci arı olarak gerçekleşiyor. Bu arıcılarımızın yasal çerçevede konaklama ve ulaşım konusunda planlamaları yapılmalıdır. Gezginci arıcılık olmazsa, ülkemizde tarım yapılamaz.”, “Eğer arı olmazsa, büyükbaş hayvan da küçükbaş hayvan da meralarda büyük zararlar görür. Dolayısıyla bu hayvanlarımıza devlet tarafından destek veriliyorsa, arılarımıza da destek verilmesi gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

Eğer arı olmazsa, büyükbaş hayvan da küçükbaş hayvan da meralarda büyük zararlar görür. Dolayısıyla bu hayvanlarımıza devlet tarafından destek veriliyorsa, arılarımıza da destek verilmesi gerekiyor.

Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Ziya Şahin

Image

Oturumda son olarak Düzce Üniversitesi Arıcılık Araştırma ve Geliştirme Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Meral Kekeçoğlu konuşmasını yaptı. Kekeçoğlu konuşmasına “BEE’O firmasına sektöre yaptığı katkılardan dolayı teşekkür ediyorum. Sadece Türkiye’deki arıcılardan elde ettikleri propolisle üretim yapmaları takdire şayandır. Daha birkaç gün önce büyük bir firmanın propolis kaynağının ithal olduğunu öğrendim.” ifadeleriyle başladı.

Image

Düzce Üniversitesi DAGEM Müdürü Doç. Dr. Meral Kekeçoğlu konuşmasında arının asıl önemi ürünlerinin yanında doğa ve doğanın sürdürülebilirliğinin önemli olduğunu ve son günlerde pestisit kullanımı sebebiyle çevreye verilen zararlardan arıları korumak mümkün olduğunu söyledi. Kekeçoğlu “Çünkü arıları taşıyabiliyoruz. Arı kovanlarını ilaçlanan bölgelerden kaçırma şansınız var.” ifadelerini kullandı. Kekeçoğlu’nun konuşması sonrasında 1. Oturum sona erdi.

Image

Arıcılığın Gelecek Vizyonu Sempozyumu’nda 2. Oturumda ise Ulusal ve Uluslararası Kodeks Çalışmaları konuşuldu. Gazeteci Mehmet Uluğtürkan’ın moderatörlüğünde yapılan oturumda Tarım Bakanlığı Gıda İşletmeleri Kodeks Daire Başkanı Selim Kaplan, BEE’O Arı Ürünleri Kurucusu ve Genel Müdürü Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı, Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Aslı Özkök ve Muğla Üniversitesi Kimya Bölümü’nden Prof. Dr. Mehmet Öztürk konuşmacı olarak katıldı. “Ulusal Kodeks Çalışmalarında Güncel Durum”, “Kodeks Çalışmalarının Sektör için etkisi ve önemi”, “Uluslararası Kodeks Çalışmalarında Güncel Durum” ve “Balda Sahteciliğin Tespitinde Güncel Çalışmalar” başlıklı konuşmalarla ilgili notları Gıda Dedektifi olarak sizler için canlı yayında derleyip, yayınladık.

Image

2. Oturumda ilk konuşmayı Tarım Bakanlığı Gıda İşletmeleri Kodeks Daire Başkanı Selim Kaplan yaptı. Konuşmasına “Burada konuşulanları makama arz edeceğim, son derece önemli konular konuşuluyor. Güvenilir Platformu’na, Türkiye Arı Yetiştiricileri Birliği’ne ve BEE’O firmasına bu sempozyum için teşekkür ediyoruz.” ifadeleriyle başlayan Kaplan mevzuatımızın Avrupa Birliği ile çoğunlukla uyumlu olduğunu, ulusal kodeks çalışmalarında Avrupa Birliği ile yakın çalışma içinde olunduğunu ve güncel mevzuatın yakından takip edildiğini belirtti.

Mevzuat boşluğu sebebiyle piyasadaki arı ürünlerinde standart olmadığı için denetim de yapılamamaktadır. Bu ürünlere propolis, arı ekmeği, arı poleni gibi ürünler dahildir

Tarım Bakanlığı Gıda İşletmeleri Kodeks Daire Başkanı Selim Kaplan

Selim Kaplan konuşmasında temel hatlarıyla; “2020 yılında Çam Balının tanımı ilk kez yapıldı. Bala katkı maddesi, aroma verici ya da aroma verme özelliği taşıyan hiçbir bileşen katılamayacağı hüküm altına alındı. Kestane balında prolin miktarı arttırıldı.”, “Türk Gıda Kodeksi Bal Tebliği’nde etiketleme, taşıma ve depolama şartları belirlenmiştir. Analiz metotlarının geliştirilmesi için her defa tebliğ güncellenmesine ihtiyaç duyulmaması adına bir hüküm eklencektir.”, “Türk Gıda Kodeksi Arı Ürünleri Tebliğ Taslağı üzerinde çalışıyoruz. Arı ekmeği, arı poleni, arı sütü ve propolis gibi ürünleri kapsamaktadır. Türkiye’de bu ürünlere ilişkin bir mevzuat bulunmamaktadır.”, “Mevzuat boşluğu sebebiyle piyasadaki arı ürünlerinde standart olmadığı için denetim de yapılamamaktadır. Bu ürünlere propolis, arı ekmeği, arı poleni gibi ürünler dahildir.”, “Bu ürünlerdeki katkı maddelerine ilişkin hususlar da dikkate alınıyor. 2017 yılında oluşturulmaya başlanan taslak Nisan 2021 döneminde görüşe açılmıştır. Yıl sonunda yayınlanması planlanıyor.” ifadelerine yer verdi. Kaplan ayrıca Arı Ürünleri Tebliği’nin bu yıl sonuna kadar yayınlanması için çalışmaların yapıldığını belirtti.

Image

2. Oturumda Selim Kaplan sonrasında BEE’O Arı Ürünleri Kurucusu Gıda Yüksek Mühendisi Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı konuşmalarını yaptı. BEE’O Arı Ürünleri Kurucusu Gıda Yüksek Mühendisi Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı; “Türkiye’nin ilk ve tek inovasyon ödüllü yerli propolisini sözleşmeli arıcılık modeliyle üretiyoruz. Firma olarak 550 bin sözleşmeli kovanda, 5000 sözleşmeli arıcı ile çalışmaktayız.” ifadeleriyle konuşmasına başladı.

Image

Arıcılara verilen desteklerden ve sözleşmeli arıcılık modelinin detaylarından bahseden Tanuğur Samancı konuşmasında; “Arıcılarımıza malzeme ve ekipman desteği veriyoruz. Ayrıca rafta satılan ürünlerimizden gelen gelirlerin %1’ini bir fonda saklıyoruz. Sonrasında bunu arıcılarımıza geri ödüyoruz.” ve “Anadolu arı ürünlerinin değerini duyurmamız gerekiyor. Anadolu propolisi ürünlerimizi ABD dahil olmak üzere 17 ülkeye ihraç ediyoruz. Birçok AR-GE çalışması yapıyoruz.” ifadelerine yer verdi.

Image

Türkiye’deki mevcut durumu da gözler önüne seren istatistikler paylaşan Tanuğur Samancı, ülkemizde 8 milyon arı kovanı olduğunu ve doğal afetler sonrasında arıcılığın zor durumda kaldığını belirtti. AHBAP Derneği ile yaptıkları sempozyumlardan bahsederken ayrıca yine AHBAP Derneği ile afet bölgesindeki arıcılara destek olmak üzere arı yemi dağıtımlarının yapıldığını da sözlerine ekledi. Tanuğur Samancı konuşmalarında genel hatlarıyla; “Ülkemizde 8 milyon arı kovanı var. Doğal afetlerden sonra arıcılık çok zor durumda kaldı. Yangın bölgelerini hemen ziyaret ederek, maddi ve manevi desteklerde bulunduk destek çağrısında bulunduk.”, “AHBAP Derneği arıcılarımıza çok ciddi desteklerde bulundu. AHBAP Derneği ile birlikte 13-14 Kasım tarihlerinde bir sempozyum düzenlendi, afet bölgesindeki arıcıların sorunlarını masaya yatırıldı.”, “AHBAP Derneği’nden gelen 158.000₺’lik maddi yardımla arı yemi arıcılara dağıtıldı. Ayrıca Migros, Metro ve BİM depolarından yem olarak kullanılabilecek şekerler toplandı ve arı yemi yapıldı.” ifadelerini kullandı.

Image

Konuşmasında Anadolu Propolisinin öneminden bahseden Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı bu konuda slaytlarla detaylı bilgiler verdi. “Anadolu propolisinde antioksidan özelliğini sağlayan fenolik ve flavanoid bileşenler var. 15 tane önemli fenolik bileşen var.” ifadelerini kullanan Tanuğur Samancı çokça sorulan propolisin özütleme yöntemiyle ilgili de teknik açıklamalar yaptı. “Propolisin %50-60’lık kısmı reçine, %30-40 arasında balmumu bulunuyor. Propolisin ekstraksiyon yöntemiyle özütlenmesi gerekiyor. Buradaki özütlenme yöntemi çok önemli.” ifadelerini kullanan Tanuğur Samancı, propolisin etanol, glikol ya da gliserol gibi bir çözücüyle özütlendiğini belirtti. Propolisin suya özütlenmesinin ise mümkün olmadığını dile getirdi.

Propolis suyla ya da yağla özütlenmiyor, sahtekarlık yapılıyor. Çin’den ithal edilen propolisler hiçbir şekilde tüketiciye beyan edilmeden satılmaktadır. Yerli üretimi desteklemeye devam edeceğiz.

BEE’O Arı Ürünleri Kurucusu Gıda Yüksek Mühendisi Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı

Image

BEE’O Arı Ürünleri Kurucusu Gıda Yüksek Mühendisi Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı; Türkiye’nin farklı bölgelerinden toplanan ham propolislerde farklı değerlerde fenolik ve flavanoid madde yer aldığını ve bu durumun ülkemizdeki endemik bitki çeşitliliğinden kaynaklandığını belirtti. Piyasadaki ürünlerden de analiz çalışmalarıyla bahseden Tanuğur Samancı; BEE’O Arı Ürünleri Kurucusu Gıda Yüksek Mühendisi Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı: “Piyasada içeriğinde fenolik ve flavanoid bileşen neredeyse olmayan ürünler var. Fakat etiketlerde yüksek propolis içerdiği belirtiliyor.” ifadelerini kullandı. Bu ve benzeri durumların önüne geçilmesi için Arı Ürünleri Tebliği’nin önemini vurgularken; “Arı Ürünleri Tebliği’nde ürünlerin iyi tanımlanması gerekiyor. Yeni yayınlanacak tebliğdeki standartları doğru tanımlamazsak tüketiciler propolis diye sahte ürünler tüketecektir.” ifadelerini kullandı.

Image

Arı Ürünleri Tebliği’nin de doğru standartlarda çıkarılması gerektiğini vurgulayan Tanuğur Samancı, propolisin listedeki fenolik maddelerden en az 6 tanesini 500 mg/mL veya mg/g seviyesinde içermesi gerektiğini vurguladı. Yıl sonunda yürürlüğe girmesi beklenen Arı Ürünleri Tebliği’nde ise bu düzeyin çok düşük miktarda tutulduğunu belirtirken, tebliğde en az 8 tane fenolik bileşenin sadece 1 mg/L veya 1 mg/kg olarak şekilde içermesinin sahteciliğin önüne geçen bir standart olmayacağını savundu.

Image

2. Oturumda Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı’dan sonra konuşma sırası Hacettepe Üniversitesi Arı ve Arı Ürünleri Uygulama ve Araştırma Merkezi HARÜM’den Doç Dr. Aslı Özkök’ geçti. Konuşmasında Uluslararası Kodeks Çalışmaları’nda Güncel Durum ile ilgili bilgi veren Aslı Özkök; “Propolis, çam balı ve ham bal konusunda uluslararası standart çalışmaları devam ediyor. Zor bir süreç, emek istiyor ve bu süreçte biz de Türkiye’deki çalışmalarımızla ciddi katkılar sağlamaktayız.” ifadelerini kullandı. Doç. Dr. Aslı Özkök konuşmasında temel hatlarıyla; “Mevzuat düzenleme ve standart belirleme toplantıları sadece ulusal düzeyde değil, uluslararası toplantılarda da hararetli geçiyor. Ticari kaygılar, ülkeler arasındaki ilişkiler bu standartları belirlemede zorluklar çıkartıyor.”, “Uluslararası standart çalışmaları kapsamında Türkiye’den ham bal, propolis ve polen gibi arı ürünleri gönderildi. Bu standartlar bu yılın sonuna doğru uluslararası platformda da çıkacaktır.” ifadelerine yer verdi.

Image

2. Oturumda ayrıca Muğla Üniversitesi Kimya Bölümü’nden Prof. Dr. Mehmet Öztürk Balda Sahteciliğin Tespitinde Güncel Çalışmalar konusunda değindi. Balda yapılan tağşişlerle ilgili çok detaylı bilgiler veren Öztürk, sahteciliğin önüne geçilmesi adına güncel çalışmaları da detaylarıyla katılımcılara aktardı. Muğla Üniversitesi Kimya Bölümü’nden Prof. Dr. Mehmet Öztürk: “Balda direkt ve dolaylı tağşişler yapılıyor. Mısır şurubu veİnvert şeker şurubu ile çeşitli tağşişler yapılıyor. Ayrıca ülkemizde son günlerde pirinç şurubu da tağşiş için kullanılıyor.” ifadelerini kullandı.

Balda direkt ve dolaylı tağşişler yapılıyor. Mısır şurubu veİnvert şeker şurubu ile çeşitli tağşişler yapılıyor.

Muğla Üniversitesi Kimya Bölümü’nden Prof. Dr. Mehmet Öztürk
Image

Muğla Üniversitesi Kimya Bölümü’nden Prof. Dr. Mehmet Öztürk ortaya çıkan yeni tağşiş yöntemleriyle ilgili sürekli çalışmalar yapıldığını aktardı. Sahtekarlara karşı gerçekten inanılmaz bir mücadele verildiğine tanık olduğumuz konuşmasında tağşişli ürünlerin tespitiyle ilgili; “Tağşişli baldan şüpheleniliyorsa; HMF ölçükür, Bal 90 derecede 2 saat ölçülerek HMF yeniden ölçülür. Yeterli miktarda HMF yükselmiyorsa, üründe tağşiş var demektir.”, “Türkiye’de baldaki tağşişin analizini yapacak yeterli laboratuvarlarımız var. Biz daha ucuz metotlar geliştirmeye çalışıyoruz. Avrupa’da benzer tağşiş analizleri yüksek fiyatlarla yapılıyor.” ifadelerini kullandı.

Sempozyumun 3. ve son oturumunda ise Arıcılığı Geliştirmede Sosyal Girişimler başlığında Gazeteci Gürkan Akgüneş’in moderatörlüğünde Karadeniz Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü’nden Prof. Dr. Sevgi Kolaylı, Migros Ürün Güvenliği ve Çevre Yönetimi Grup Müdürü Serpil Ürek ve Metro Market Kalite Güvence Müdürü Elif Arabacıoğlu konuşması olarak katıldı. Konuşmacılar “Anadolu Arı Ürünlerinin Farkıve Önemi,” Migros’un Arıcılık Sektörü için Yaptığı Çalışmalar” ve “Metro’nun Arıcılık Sektörü için Yaptığı Çalışmalar” başlığında bilgiler sundu.

Image

Son oturumda ilk olarak söz alan Prof. Dr. Sevgi Kolaylı Anadolu arıcılık ürünleriyle ilgili önemli bilgiler paylaştı. Kolaylı yaptığı konuşmasında; “Apiterapi Araştırma Grubu olarak 15 yıldır çalışmalarımızı yürütüyoruz. Anadolu arı ürünlerinin önemli özelliklerini, farklılıklarını dünyaya tanıtabilmek. Ülkemiz arıcılığının gelişmesine katkı sağlamaya çalışıyoruz.”, “Dünyada Türkiye kadar bal biyoçeşitliliğine sahip başka bir ülke göremiyoruz. Dünyada öne çıkan en önemli balımız, tıbbi değeri en yüksek balımız Kestane balıdır. Marmara ve Karadeniz bölgelerinde üretiliyor.”, “Dünyada sadece ülkemizde üretilen Orman gülü balı… Delibal olarak biliniyor. Delibal konusunda yaptığımız çalışmada tansiyon düşürücü özelliği ortaya kondu ve uluslararası bir patent başvurusu yaptık.”, “Çam balı dünyadaki üretiminin %80’i Anadolu’da üretiliyor. Çam balı kristalize olmayan, şeker ve glisemik indeks oranı düşük bir baldır.”, “Yurtdışına bal satamama sebebimiz ballarımızın kalitesizliğinden değil. Yurtdışında şekerlerle besleyerek bal elde ediyorlar. Bizim ballarımızın birçok açıdan standartları daha yüksek. Biz ballarımızı pazarlayamıyoruz.”, “Baldan sonra arıların ürettiği en değerli ürün propolis. Propolis enerji veren bir gıda değil, tamamlayıcı bir takviye edici gıda diyebiliriz. Propolis en iyi oranda %65-70 oranında etanolde çözünmektedir.”, “Propolisin atıkları bile çok değerli, bütün dünyaya propolis satacak yapıdayız. Fakat arıcılarımız propolisleri yeteri kadar toplamıyorlar.” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Sevgi Kolaylı ayrıca arı ekmeğinin de önemli bir antioksidan, protein ve probiyotik kaynağı olduğunu, arı sütünün ise özellikle kanser tedavisi gören kişilerde çok olumlu etkileri olduğunu sözlerine ekledi.

ünyada Türkiye kadar bal biyoçeşitliliğine sahip başka bir ülke göremiyoruz. Dünyada öne çıkan en önemli balımız, tıbbi değeri en yüksek balımız Kestane balıdır.

Karadeniz Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü’nden Prof. Dr. Sevgi Kolaylı

Oturumda söz alan Serpil Ürek ise; “Bal konusunda hassasız. Balın Türkiye için ne kadar hassas ve özel bir ürün olduğunu biliyoruz. Bal konusunda tedarikçilerimizi denetimler, saha ziyaretleri ve paydaşlarla çalıştaylar yapıyoruz.” ve Devletimizden Balda İyi Tarım Uygulamaları Usul ve Esaslarının yayınlamasını istiyoruz. Bu çalışmanın balın geleceği ve sürdürülebilirliği açısından çok önemli olduğunu düşünüyoruz.” ifadelerini kullandı. Son olarak söz alan Elif Arabacıoğlu da “Tüketiciler perakendecilere güvenerek satın aldığı ürünlerin güvenilirliğinden emin olmak istiyorlar. Bu konuda yatırımlarımıza öncelik veriyoruz.” ifadeleriyle sempozyuma katkı sağladı. Oturum sonrasında soru-cevap kısmında tekrar söz alan Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Ziya Şahin ise katkılarından dolayı tüm firmalara teşekkür ederken, Migros ve Metro gibi büyük marketlerin arıcılığı geliştirmede katkılarının olduğunu fakat arı ürünlerini arıcılardan alırken çok fazla fiyat kırdıklarını ve sektöre bu yönde bir katkı sağlamaktan uzak olduklarını tüm açık sözlülüğü ile dile getirdi. #NeYediğiniziBilin



Comments are Closed

Teknoloji Çözüm Ortağı: Vero Bilgi Teknolojileri