Önceki günlerde Türkiye’de uzun yıllardır ürettiği abur cubur ürünleriyle bilinen Ülker markasıyla satışa sunulan takviye edici gıda ürünlerinden bahsetmiştik. Özellikle bu takviye edici ürünlerin “bağışıklığı destekleyen eşsiz formül” ifadesi ve TÜBİTAK logosuyla satışa sunulduğunu vurgulamıştık. Ayrıca ürünün etiketinde yer alan patent numarası üzerinden ürünün aslında patentlenen ürünle aynı içeriğe sahip olmadığını söylemiş, bu konuda TÜBİTAK’a çeşitli sorular yöneltmiştik.

Sorularımızdan birinde patentlenen ve etikette yer verilen formüldeki karakavak propolisinin üründe yer alıp almadığı sorgulanıyordu. Diğer yandan ürün etiketindeki “yerli ve ithal hammadde ile üretilmiştir” ifadesinden yola çıkarak propolisin yerli ya da ithal olduğuna dair sorular yöneltmiştik. Buna TÜBİTAK tarafından verilen cevap ise üründe yerli karakavak propolisinin kullanılmasının zorunlu olmadığı yönünde oldu. Diğer yandan kurumun üründeki propolisi analiz ettiğini ve Kafeik Asit Fenetil Ester yani KAFE analizine göre içermesi gereken minimum değerleri karşıladığı belirtiliyor. Kurum açıklamasında ayrıca firmanın kullandığı propolisin “yerli olduğunun bilindiği” ifadesiyle üründeki propolisin ithal olmadığını ifade ediyor. Diğer yandan söz konusu patentli üründe yer almamasına rağmen raftaki üründe yer alan C vitamini ve Çinko’nun patent başvurusunda sağlanan korumadan yararlanarak ürüne eklendiği bilgisi veriliyor. TÜBİTAK tarafından yapılan açıklamada; “Bağışıklık destekleyici etkiyi güçlendirmek için C vitamini ve Çinko eklenmiştir” ifadeleri yer alıyor. Bu haliyle patentli ürüne, patent formülasyonunda yer almamasına rağmen eklemeler yapıldığı da açıkça kabul edilmiş oluyor. Ürünün bu eklemeler sonrasında patent alan ürünle aynı şekilde antiviral özellikleri sağladığı da ayrıca belirtiliyor.
TÜBİTAK yaptığı açıklamada sorularımıza yanıt vermekle birlikte, nedenini anlayamadığımız ve bir devlet kurumuna yakışmayacak şekilde aba altından sopa göstermeyi de ihmal etmiyor. Yaptığı açıklamanın ardından “kamuoyunu yanıltıcı içeriklere yönelik kanuni haklarımız saklıdır” ve “dezenformatif içeriğin düzeltmesi” gibi yayınımızla uzaktan yakından ilgisi olmayan göndermeler yapmaktadır. Yayınımız bir bisküvi markası tarafından TÜBİTAK logosuyla piyasaya sürülen ürün ile patent alan ürün arasındaki farklılıkları sorgulamakta, araştırmacı habercilik ve daha da önemlisi bilinçli tüketici olarak inceleme gerçekleştirmektedir. Diğer yandan anayasal haklarımız çerçevesinde tüketiciye sunulan ürünleri içeriği bakımından sorgulayan bir yayın ortaya koymaktadır. Bu sorularımızı anayasal haklar çerçevesinde sorma hakkımızı kimse elimizden alamayacağı gibi, bir firmayla ortaklık yaparak, logosunu ürünlerinde kullanım hakkı veren devlet kurumu tarafından cevaplanması zorunludur. Bu açıklamanın ardından yayınımız hakkında “dezenformatif” ve “kamuoyunu yanıltıcı” ifadeleri kabul edilemez niteliktedir.

TÜBİTAK Ülker markalı takviye edici gıda ürünüyle ilgili yayınımıza aşağıdaki ifadelerle cevap vermiştir; “Söz konusu ürünün her ekstresi, mutlaka etken maddesine göre her parti üründe analiz edilmektedir. Patent başvurumuzun koruma kapsamına uygun şekilde bahsi geçen propolis ekstresi de etken maddesi olan KAFE’ye (Kafeik Asit Fenetil Ester) göre analiz edilmektedir ve içermesi gereken minimum miktarı sağlamaktadır. Patent başvurusuna konu teknik etkiyi sağlayan propolisin yerli olması zorunluluğu olmamakla birlikte üretici firma tarafından tercih edilen propolisin yerli olduğu bilinmektedir. Bu ürünün formülasyonu patent başvurumuzun koruma kapsamında olup bağışıklık destekleyici etkiyi güçlendirmek için C vitamini ve çinko eklenmiştir. Patent başvurusu kapsamında C vitamini kullanımı belirtilmiş olup vitamin ve mineral ile zenginleştirilmiş bitmiş ürünlerde analizler yapılmış ve anti-viral ve anti-mikrobiyal etkisi doğrulanmıştır. Burada önemli olan, etken madde miktarları ve bunların bir çiğneme tableti ile alınan miktarlarıdır.
Bu ürün patent başvurumuzun koruma kapsamında olup hem anti-viral, hem de bağışıklık güçlendirici özelliklere sahiptir. Kurumumuzun itibarı ile ilişkilendirilemeyecek dezenformatif içeriğin düzeltilmesi, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi rica olunur.”